×Uygulama Logosu

Habokado - Akıllı Haber Özeti

Özetleri Okuyun ve Dinleyin

Haberi Yapay Zeka ile Özetinden Okuyun. Neden Habokado?

Önerilen sıralama
  • Önerilen sıralama
  • En yeni haberler
  • Son 48 saat

Bakan Bayraktar, Arap Ülkeleri İle "Somut Enerji Projeleri" Geliştirmeyi Hedeflediklerini Bildirdi

10 Eylül 2024 13:30

"Enerji talebi de her yıl artıyor. Türkiye her yıl yaklaşık 70 milyar dolarlık bir enerji faturası ödüyor. Petrolünün neredeyse yüzde 90'ını, doğal gazının çok yakın bir zamana kadar neredeyse tamamını ithal ederek karşılıyor. Türkiye'nin kalkınmasına bir engel olmadan iklim değişikliğiyle mücadelede göstereceği çabalar enerji politikalarımızı şekillendiriyor. Arz güvenliğini sağlamak, dışa bağımlılığını azaltmak, ithalatı düşürmek ve iklim değişikliğiyle ilgili mücadelesi Türkiye'nin enerji politikalarını şekillendiriyor." Nükleer enerji hedefinin ise yakında neticeleneceğini vurgulayan Bayraktar, "Türkiye'de yaklaşık 70 yıldır bütün hükümetlerimizin politikalarının öncelikli alanlarından biri nükleer enerji. 2010'dan beri süregelen bir çalışmamız var. Mersin Akkuyu'da yapımı devam eden santral bittiğinde Türkiye'nin elektrik enerjisinin yüzde 10'unu karşılayacak 4 reaktörden oluşan bir santral inşa ediyoruz. Hedefimiz santrali 2028'e kadar devreye almak." değerlendirmesini yaptı. Bayraktar, Karadeniz'deki doğal gaz keşfiyle beraber yapılan çalışmalarla hanelerin yüzde 12'sinin doğal gaz ihtiyacının bu gazla karşılandığını, 2028'de mevcut doğal gaz üretiminin 10 katı üretim hedefi bulunduğunu bildirdi. "Yaklaşık 1 milyar varillik bir rezervin olduğunu tahmin ettiğimiz bu sahada üretimimiz devam ediyor. Yaklaşık günlük 47 bin varillik üretim var. Bu üretim Türkiye'nin ihtiyacının sadece yüzde 5'ini karşılamaya yetiyor. Üretimi 100 bin, 200 bin varillere çıkaracak bir çalışma içerisindeyiz. Doğal gaz, petrol, nükleer, yenilebilir enerji, enerji verimliliği ama bütün bunları destekleyecek ve en önemli tamamlayacak unsurlardan biri de kritik madenler. Önümüzdeki süreçte bu rezervlerimizi en hızlı şekilde ekonomiye katmak, bu teknolojilerle de sanayimizi geliştirmek ve oralarda sadece ham madde değil, aynı zamanda uç ürün veya nihayet ürünü üretmek istiyoruz. Arap Ligi Devletleri ile kritik madenler ve kritik minerallerle ilgili olarak önemli bir işbirliği imkanı olduğunu düşünüyorum."

Köşe Yazarı

​Ahmet Özhan İle Söyleşi

10 Eylül 2024 13:31

Türk sanat ve tasavvuf müziği devlet sanatçısı, oyuncu ve mutasavvıf Ahmet Özhan Bey ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Evimizde öylesi bir ortam vardı. Okuyan, söyleyen, sohbet eden, konuşan bir insan.... Bazen arkadaşları gelir, sohbet ederlerdi. Bir şey anlamasam da onların sohbeti bana büyük bir keyif verirdi. Sonra konservatuara gittiğimde de aynı ilgi devam etti. Dini musiki derslerinde merhum Sabahattin Volkan hoca violasıyla hem çalar hem de bize meşk ettirirdi. O meşklerde tasavvuf müziği diye adlandırdığımız birikimden eserler seçilirdi. Sanırım ben daha çocuksuydum ama ben de biraz laf ediyor, laftan anlıyordum ki fakiri muhatap kabul etti. Çeşitli platformlarda hep beraber olduk. Ayrıca Türk Tasavvuf Musikisini ve Folklorunu Araştırma Yaşatma Vakfı'na 1974'te o getirdi beni. Diyeceğim hayatımın her döneminde çok küçükken dahi tasavvuf hep vardı. Çünkü burası tasavvuf musikisi olarak dünyadaki en büyük kaynak mekandır ve kaynak kurumdur. Safer Efendim bir gün bana bir kaset verdi ve "Ahmetçiğim bir yerden başlamak lazım" dedi. Safer Dal Efendi ikinci dönem tasavvuf musikisinin banisidir. O, 1950'li yıllardan itibaren dergahların açık olduğu zamanları görmüş nerede bir zakir başı varsa onların ezberindeki ilahileri büyük makaralı teyplerle kayda almış. Şimdiki arşivin başlangıcı budur. Sonradan vakfa çok yetkin musiki üstatları geldi. Yani arşivin dörtte üçünü Cüneyt Kosal yazdı desek yanlış olmaz. Ve ayrıca o dönem Cüneyt abi de çok büyük bir tasavvuf musikisi bestecisi nosyonunu ortaya çıkardı. O kadar kaliteli beslerlerdi ki yaptıkları yani Cüneyt Kosal yerine Zekai Dede yazsan her musiki bilen kişi Zekai Dede'ye yakışıyor diyeceği kalitede eserler bıraktı geriye. Her pazartesi yapılan meşkte Safer Efendim fakirin önüne 70-80 ilahi koyardı ve bunların yarısı daha ilk defa karşımıza çıkan eserlerdi, fotokopiden yeni çıkmış, notalar bile daha sıcacıktı yani. Öyle çok yoğun bir dönem yaşadık 1975 ile 1989 arasında. 14 sene çok yoğun bir tasavvuf müziği çalışması içinde geçti ve bendenizin de fevkalade yoğun konserlerim oluyordu aynı zamanda. Tasavvuf aslında bir yaşam biçimidir. Tabii ki Cenab-ı Hakk'ın kulunu nasıl görmek istediğiyle, muradıyla alakalı bir mesele. Tasavvuf denilen şey, İslam'ın hakikatinden ibarettir. İslam'ın yanı sıra bir şey değildir yani. Musiki Cenab-ı Hakk'ın musavvir sıfatından açığa çıkan bir letaiftir. Eles bezminde Cenab-ı Hakk'ın "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" sualine bütün yaratılmış kulların ruhları tarafından "beli," "evet sen bizim Rabbimizsin" cevabını musiki olarak altını çizmişlerdir. Musiki, ruh lisanıdır. Çünkü orada ruhun yaratılışındaki esrar vardır. Onu ayırmak lazım. Onun için musiki tasavvuf ritüelleriyle, koreografileriyle ve tasavvufun derinlemesine manasını açığa çıkarmakla çok ciddi bir argüman olarak kullanılır hale gelmiştir. Bütün Turuk-ı Aliyye'nin mukabelelerinde, yani zikir meclislerinde musiki vardır. Musiki hayatın her veçhesinde vardır. Doğarsın mevlit okunur, çünkü onda musiki vardır. Musiki beşikten mezara kadar bizim kültürümüzde hayatımızın her safhasında vardır. Birçok kırılma noktam var elbette. Sonra onun beni Üsküdar Musiki Cemiyeti'ne yönlendirmesi. Ve Üsküdar Musiki Cemiyeti'nde rahmetli Mehmet Ali Hevenk ağabeyle tanışmam. Ve yine Üsküdar Musiki Cemiyetinde Tuğrul Efendi ile tanışmam ve onunla da Karagümrük'ü bulmam… En büyük kırılma noktası olarak, dönüm noktası olarak Üsküdar Musiki Cemiyeti ve oradan hem profesyonel hayat hem de tasavvufi hayatımın kurumsallaşması ve ilerlemesi olarak bunu cevaplayabilirim. Kısaca cevaplamam gerekirse, Resulullah Efendimiz nasıl sokakta oynayan çocuklarla da diyalok kurduysa, nasıl kendi evlatlarının arkadaşlarıyla kendi evladıymış gibi ilgilendiyse, Muzaffer Efendim de müşfik bir şekilde temas kurardı. Bir gün Resulü Kibriya Efendimiz hutbedeyken, çocukluk çağlarında olan Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Enes hep beraber Efendimizin hutbeyi irat ettikleri mecliste koşturuyorlar. Ve hiçbir şekilde kendisinde bir asabiyet hali gözlenmiyor. 1980'li yıllarda Amerika'daydık. Oradaki dergahımızın mescidinde Cuma günü Muzaffer Efendim hutbedeydi. O mescitte de çocuklar oynardı ve Efendimiz onlara tebessüm ederlerdi. Peygamber Efendimiz hepsini huzuruna kabul etti. Medresede daha ziyade didaktik ve daha ciddi bir ortam var. Yani olması lazım olan bu. O zaman İslam'ın hakikatiyle meşgul olan kişi, hadi ona derviş diyelim, derviş için bütün mahlukata hizmet, halifetullah olan insana ayrıca tazim esastır, yakışan budur. Cenab-ı Hak bu bağışlayıcılık içerisindeyken, Peygamber Efendimiz bu meşrep içerisindeyken ve evliyaullah hazeratı hep öyle davranmışken bize de yakışan bunu devam ettirmek. Yine bir gün Hz. Pir Efendimiz medresenin terasında gece gençlerle ders yapıyor, sohbet ediyor. Bizim de bu şekilde insanlarla, özellikle o zamanımızın tatlı yaramazlarıyla bu şekilde diyalog içerisinde olmamız lazım.

Son Dakika Haberleri

Samsun'da Su Kuyusu Kazısında Göçük! 2 İşçi Toprak Altında Kaldı

Olay sonrası 112 Acil Çağrı Merkezine haber verildi. 2 kişiyi çıkarma çalışması devam ediyor.

10 Eylül 2024 13:32

Tarihi Rıhtımın Ortaya Çıkarılması İçin Akış Yönü Değiştirilen Tunca Nehri'nde Balığa Rastlanmadı

Fatih Sultan Mehmet döneminde 1452'de Edirne Sarayı'nın yanından geçen Tunca Nehri üzerine Fatih Köprüsü'nün yaptırılmasının ardından, nehir yatağının bir bölümüne mermer döşenerek Saraçhane Köprüsü'ne kadar rıhtım inşa edildi. 1484-1488 yılları arasında II. Bayezid Camisi ve Külliyesi'nin yapılmasından sonra II. Bayezid tarafından Tunca Nehri tanzim edilerek saraydan camiye kayıkla gidilecek bir yol oluşturuldu. Sultan I. Ahmet, 1613 yılında kışı Edirne'de geçirirken İstanbul'dan kayık getirerek bu rıhtımı kullandı ve Tunca Nehri'nde gezintiler gerçekleştirdi.

10 Eylül 2024 13:34

Atatürk'ü Kemalizm'den Korumak

Atatürk'ü Kemalizm'in boyunduruğundan kurtarmak için yapılan ilk hamle Türkiye'de muhafazakâr bir parti olarak hükümet etmiş olan Demokrat Parti yıllarında gelmiştir. Atatürk'ü koruma kanunu henüz Türkiye'de sağ-sol tartışmalarının dahi alevlenmediği bir dönemde, 1950'li yılların başlarında yürürlüğe girmiştir. Yalnızca bu olay dahi Atatürk'ün ya da Atatürkçülüğün bir kesimin tekelinde olamayacağının delili niteliğindedir. Öncelikle en basit yönüyle ele alındığında muhtemelen karşılaşılacak olan durum, askerlerin mevcut program dahilinde olmayan bir eyleme girişmeleri nedeniyle disiplinsizlik yaptıkları gibi bir değerlendirme olacaktır. Fakat malumdur ki bu konunun bir süredir Türkiye'nin gündeminde yer tutmasının nedeni basit bir disiplin olayı değildir. Son yıllarda Türk ordusu darbeci ve Kemalizm'in taşıyıcısı rol atfından tedricen uzaklaşmış, 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki gelişmelerle birlikte neredeyse tamamen sivil siyasetin hizmetine girmiş gibi bir görünüm kazanmıştı. İkinci boyut ise henüz aşılamamış olan kronik dertlerden birisi olan, Türk toplumunun ve siyasetinin yıllardır yapay bir biçimde kutuplaşmasına neden olan alanlardan birini ifade eder. Burada sorun olarak bahsettiğimiz şey Atatürk sevgisi ya da Atatürk'ün şahsı ve mirasına duyulan saygı değil, onun adının siyaseten kullanılması ve istismar edilmesi ve buna karşı gelişen reflekslerin Atatürk karşıtlığı ya da düşmanlığı olarak yorumlanması veyahut gerçekten böyle bir nitelik taşıma ihtimalidir. Kemalizm temelinde Atatürkçülük ne kadar Atatürk'ün gerçekliğinden uzaklaşmışsa muhafazakâr çevrelerde oluşan Atatürk karşıtlığı da aynı ölçüde gerçeklikten uzak, yapay ve sonradan üretilmiştir. Atatürk'ün bazı sözlerinin cımbızlanması veya tek parti dönemi uygulamalarının kısıtlı çerçevelerde yorumlanmasıyla birlikte, düşmanca olmasa bile, Atatürk'e karşı ilkokuldan beri oluşturulan sempatisini kaybeden ciddi bir nüfusun varlığından söz edilebilir. Bu türden yapay gerilimleri geride bırakmanın yolu, Atatürk'ün gerçekçi bir tarih anlatımıyla sunulmasıdır. Örneğin Rahmetli Necmettin Erbakan 28 Şubat sürecine giden zamanlarda "biz onlardan daha Atatürkçüyüz" mealinde sözler sarf etmiştir. Burada mevcut iktidarın gerek FETÖ ile mücadele sürecindeki tecrübelerinden ve gerekse de Atatürk dönemindeki uygulamalardan edinilmiş devlet tecrübesiyle hareket etmesi, bu kronikleşmiş tartışmaların da artık para etmediği günler görmemiz için önemli bir adım olacaktır...

10 Eylül 2024 13:34

Elazığ'da Uyuşturucu Operasyonunda Yakalanan 6 Şüpheli Tutuklandı

Belirlenen adreslere operasyon düzenleyen ekipler, 2 kilogram esrar, bir miktar metamfetamin, sentetik uyarıcı hap ile 115 sentetik uyuşturucu hap ele geçirdi, 7 şüpheliyi gözaltına aldı.

10 Eylül 2024 13:33

Besyo Tercih Sürecinin Eylül Ayında Başlaması Bekleniyor

Spor Bilimleri Fakültesi için düzenlenen Özel Yetenek Sınavının (ÖZYES), 26 Ağustos 2024 tarihinde tamamlanmasının ardından adaylar, BESYO tercih sürecini araştırmaya başladı. 2024 BESYO tercih dönemi henüz başlamadı.

10 Eylül 2024 13:32

Şırnak Devlet Hastanesinde Odyoloji Birimi Hizmete Açıldı

İl Sağlık Müdürü Mehmet Sait Değer de ileri işitme testi eksikliğinden dolayı bir yıl içerisinde 674 hastanın başka illere sevk edildiğini belirterek, "BERA testi işitme yolundaki elektriksel aktiviteleri ölçerek hastanın işitme kaybını teşhis etmeye yardımcı olacaktır. Bu test sayesinde işitme kayıplı çocukların erken dönemde cihazlanması sağlanacak. Bu da anlama ve dil gelişimi açısından kritik öneme sahip." dedi. ​​​​​​​Programa, Şırnak Belediye Başkan Vekili Sami Geliş, İl Emniyet Müdürü Serdar Büyükleblebici, Şırnak Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Çağdaş Küçükerdoğan, doktorlar ve sağlık çalışanları katıldı.

10 Eylül 2024 13:31

Rtük'ten Narin İle İlgili Uyarı: "Bu Son İkazımız"

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Şahin'den Narin Güran cinayetiyle ilgili medyaya uyarı geldi. Şahin, bazı kanalları yayınları nedeniyle sert eleştirdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da, Narin Güran cinayeti soruşturmasında gizlilik kararının devam ettiğini bildirdi. RTÜK Başkanı'ndan uyarı geldi.

10 Eylül 2024 13:31

Edirne'den Kısa Kısa

Valilikten yapılan açıklamaya göre, Sezer 96 bin metrekarelik alan faaliyet gösteren fabrikada incelemede bulundu. Asyaport Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Soyuer, Edirne Valisi Yunus Sezer'i ziyaret etti.

10 Eylül 2024 13:29

Kars'ta Yıldırım Düşmesi Nedeniyle 2 Çoban Hafif Yaralandı

Hafif yaralanan çobanların durumu 112 Acil Çağrı Merkezi'ne bildirmesiyle yaylaya, sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi.

10 Eylül 2024 13:26

Fatih Altaylı, Dursun Özbek'in Savcılık İfadesini Paylaştı: Karaborsa Haberi Yapanları Şikayet Etmiş!

Gazeteci Fatih Altaylı, geçen günlerde Galatasaray'daki bazı yöneticilerin karaborsa bilet satışına aracılık ettiğini açıklamıştı. Galatasaray camiasını karıştıran 'karaborsa' iddialarıyla ilgili en çarpıcı açıklamalarıyla dikkat çeken fanatik bir Galatasaraylı olan Fatih Altaylı'dan yeni hamle geldi. Fatih Altaylı; 'Çok komik. Galatasaray'ın bir başkanı var, Dursun Özbek Beyefendi. Bana mahkemeden celp geldi, 'Galatasaray'a iftira atıyorlar medyada, sanki yolsuzluk varmış gibi haber yapıyorlar, bulun ve cezalandırın' diye suç duyurusunda bulunulmuş. Bilet yolsuzluğunu, karaborsayı, kulüp hesaplarını araştırın inceleyin demiyor. 3 gün sonra Savcılık bunları çağırınca ortaya çıkacak bir şey bu. Yolsuzluk vardır iddiaları araştırın demiyor. Daha önce Galatasaray Kulübü'nden isitfa edeceğini açıklayan Fatih Ataylı bundan vazgeçtiğini belirti ve ' Galatasaray Kulübü'nden istifa edeceğim diyordum, inadına etmiyorum.

10 Eylül 2024 13:26

İletişim Formu

captcha

Kişisel verilerinizi işlemekte ve kanunlarda öngörülen teknik ve idari tedbirleri alarak bu verilerinizin korunması için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz. İşlenen kişisel verilerinize ilişkin bilgilere aydınlatma metnini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.