×Uygulama Logosu

Habokado - Akıllı Haber Özeti

Özetleri Okuyun ve Dinleyin

Bir Efsanedir Hasan Bitmez!

7 Ekim 2023'ten bu yana 15 aydır Filistin'de; son 20 gündür Suriye'de yaşananlar dikkate alındığında, şehit Hasan Bitmez'in bekamızla ilgili konularda TBMM ve Türkiye'yi uyardığını daha iyi anlıyoruz. Dönemin Başbakanı Erdoğan'ın 5 Şubat 2004'te Harward Kennedy Shooll'de yaptığı konuşmanın ABD'ye teslimiyet anlamına geldiğini, "sözün sahibi"nden nakletti: "ABD ve küreselcilerin hedeflerini gerçekleştirmesine hiçbir şekilde engel olmayacağız. Bilakis her türlü desteği sağlama noktasında iş birliği yapmaya hazırız. ABD'nin bizden talep ettiği bütün yükümlülükleri yerine getireceğiz. Bunun için KKTC'yi dahi feda etmeye söz veriyoruz ve bunu garanti ediyoruz. İsrail'in güvenliği bizden sorulur." Hasan Bitmez, ABD ve İsrail'in Türkiye ve Ortadoğu'yu yok etme planlarını çok iyi biliyordu. Bugün Suriye'de yaşanan kaos ortamının bu noktaya geleceğini daha o günden hatırlatmıştı: "Suriye'ye diz çöktürme projesinde de Siyonizm'e yardımcı oldunuz. Bugün Suriyeliler perişan! Yüz binlerce insan öldü. Milyonlarca insan göçmen oldu. Suriye bölünme aşamasına geldi. ABD bölgeye yerleşti. Terör örgütleri Suriye'de cirit atıyor." RAHMETLİ Hasan Bitmez'in TBMM'deki konuşması iyi analiz edilince, bugün yaşananlarla ilgili, geçmişte hangi hazırlıkların yapıldığını daha net olarak görebiliyoruz. Erbakan'ı "lideri" olarak gördü. İki gün sonra "ümmetin şehidi" oldu. Vefatı üzerine Türkiye ve dış dünyadan pek çok taziyeler yayımlandı: "DAVA adamına yaraşır bir hayat sürdüğüne ve 'Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz' hadis-i şerifi sırrınca ölümüne hepimiz şahidiz." (Temel Karamollaoğlu, dönemin Saadet Partisi Genel Başkanı) "Allah'ım, hakkın sesini haykıracak bir nefes eksildi. Yerine yenilerini gönder." (Safiye Bitmez, şehidimizin sadık eşi) "Çok uğraştık. Ama kadere karşı gelinmiyor. Son nefesine kadar hakikati haykırdı. Susturmaya çalışanlara inat, hakkı söyledi." (Dr. Turhan Çömez, kriz başlayınca ilk müdahaleyi yapan doktor, Balıkesir Milletvekili) "Hasan kardeşimiz Filistin şehididir." (HAMAS'ın şehit olan eski lideri İsmail Heniyye) "Hasan Bitmez'in vefatının üzüntüsü içindeyim." (Kemal Kılıçdaroğlu, eski CHP Genel Başkanı) "Tarihe adını onurla, haysiyetle yazdırdı. Sultan Süleyman'a kalmayan dünya, kimseye kalmayacak!" (Elif Çakır, gazeteci) "Çok konuşmayı sevmezdi. Ağdalı, nağmeli konuşmayı bilmezdi. En belirgin yönüyse, 'doğru' değil; 'çok doğru bir insan' olması. Sözünü esirgememesi, yapılan her işin sonucunda, teşkilâtını iyi temsil edebilmek için sözünü sakınmadan söylemesi ve kararlı bir şekilde adımını atması." (Birol Aydın, arkadaşı ve Saadet Partisi İstanbul Milletvekili) "Hayatını İslâm âlemini birleştirmeye, Müslüman milleti uyandırmaya, son olarak da Filistin'in mazlûmiyetini savunmaya adamıştı. Vefatı İslâm âlemini ve dostlarını derinden üzdü." (Dr. Ali Ekber Velâyetî, Dünya İslâmî Uyanış Forumu Genel Sekreteri) "Kardeş ülke Türkiye'den üzücü haber geldi. Uluslararası etkinliklere konuk olan Hasan Bitmez vefat etmişti." (Cemaat-i İslâmî, Pakistan) Allah derecesini âlî eylesin!

Şakir Tarım

Kaynak: Milli

14 Aralık 2024 05:04

Alıntıdır : Haber Kaynağı İçin Tıklayınız

Yazarın Diğer Yazıları

Bu habere çok benzer konularda diğer kaynaklardaki haberlere aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Şakir Tarım

Efsanevî Direniş Hassas Süreçte

İngiliz ve İsrail işgalleri sonrası, 108 yıldır yaşanan efsanevî Filistin direnişi, HAMAS'lı mücahitlerin kararlılığı ile zaferle sonuçlandı. Allah'ın vaadi gerçekleşti: "Nice az topluluklar, Allah'ın izni ile çok topluluklara galip geldi." (Bakara, 249) Nice imkânsızlıklar ve sınırsız bir kan fedakârlığı sonucu kazanılan bu efsanevî zafer, mazlumları ve özgürlük sevdalılarını sevindirdi. Onlar, bu dünyevîleşmiş asrın yüz akı kahramanlarıdır! "Kudüs özgürleşene kadar direnişin süreceğini" ilân ettiler. (17 Ocak 2025) Özellikle son yüzyılda savaş, çatışma, zulüm, katliam ve soykırımlarla acı ve gözyaşına boğulan Müslümanların zafer şenlikleri yapmasının haklı olduğu açıktır. 16 aydır süren Gazze direnişi bize siyasi iradenin ne kadar "etkili ve belirleyici" olduğunu bir kez daha gösterdi. Durmadan "demokrasi sakızı" çiğneniyor; ama halkların yöneticileri onların yanında yer almıyor. Biz, 1 yıllık Erbakan iktidarı döneminde, şuurlu gücün Siyonizm ve sömürgeciler karşısında ne kadar etkili olduğunu yakından gördük. 1996'daki Erbakan iktidarı öncesi İsrail'in Filistin topraklarına saldırısı devam ediyordu. Böylece 1 yıllık Erbakan iktidarı döneminde İsrail, Filistinlilere karşı "bir tek mermi" bile atamadı. 21. yüzyıl dünyası "işgal ayıbı"ndan kurtarılmalı; Filistin toprakları asıl sahiplerine iade edilmelidir. Erbakan Hoca'nın dediği gibi, "Müslüman topraklarında İsrail'in yeri olamaz." Barış masasında, mazlum Filistin halkının 108 yıllık mağduriyeti giderilmeli; işgalciye toprak gasbının bedeli ödetilmelidir. Netanyahu'nun "savaş suçu" işlediğini, "bebek katili" olduğunu bilmeyen kalmadı.

21 Ocak 2025 05:10

Şakir Tarım

Erbakan'ın İslâm Birliği Ufku

Almanya'nın Aachen şehrinde, doçentlik tezini bitirdikten sonra, Leopard tank motorlarını geliştirme çalışması yaptıkları bir dönemde, ESSO Şirketi Genel Müdürü Dr. Müller, şehre "gizli bir konferans" vermek için geldi. Bu sebeple Körfez Savaşı'nın başlamasından 1.5 ay önce, 17 Haziran 1990 günü Bağdat'ta kırktan fazla Müslüman ülkeden 600 kadar ilim, fikir ve devlet adamının katılımıyla İslâm Birliği Toplantısı yaptı. ERBAKAN Hoca, Batı'nın Körfez petrolüne hep sömürgeci mantıkla bakmasının gerekçesini şöyle anlatır: "Bu petrolü kendi kontrolünde tutmaya her şeyden fazla önem vermiş, özen göstermiştir. Çünkü petrol bugünkü Batı endüstrisinin en kaçınılmaz enerji kaynağıdır. Yani Batı'nın petroldeki çıkarı hayatidir." (Davam, Sh. 130) Erbakan Hoca, Batı'nın İslâm dünyasındaki sömürüsünü önlemek için bütün dinamik unsurları harekete geçirmeye çalıştı. Bu süreçte Irak ve Kuveyt'in yanlışlıklarını şöyle anlatır: "Heyhat ki heyhat!.. Çok yazık. Krizin taraftarı olan Irak ve Kuveyt yönetimlerinin basiretlerinin ve idraklerinin bağlanması, hırslarının ve egolarının ağır basması, resmin tamamını görmeye bir türlü yanaşmamaları, yaptığımız onca ikazların önem ve ciddiyetini kavrayamamaları Siyonistlerin işlerini kolaylaştırdı. Siyonizm'in kuklaları olan Amerika ve Batılı müttefikleri bütün ağır silâh ve güçleriyle Irak'ın üzerine çullandı." (Davam, Sh. 152) Muhterem Erbakan bu süreçte "Körfez Barış Harekâtı" ismini verdiği 22 gün 22 gece süren destanlık bir çalışma ortaya koydu. Saddam Hüseyin, 23 Eylül 1990'da Erbakan Hoca'yla görüşmesinde Batılılardan şöyle yakındı: "BM ve Batı, İsrail'in işgal ettikleri topraklardan çekilmesi konusunda hiçbir yaptırım düşünmedi. Ama şimdi bize karşı hepsi ayağa kalktılar. İsrail'in atom bombasına ve kimyasal silâhlarına sahip olmasına Batılılar hiçbir reaksiyon göstermedi." (Davam, Sh. 133) IRAK ve İran'ın 8 yıl gibi uzun bir süre savaşmaları; Saddam'ın Kuveyt'i ilhaka kalkışması büyük facialardır. Erbakan Hoca'mız hep "barışçı" oldu ve "barış"ı önceledi. Şöyle der: "Mevcut şartlar altında milyonlarca Müslüman kanı akacağına, Müslüman ülkeler tahrip olup zayıf düşeceklerine, dış güçlerin aleti olup birbiriyle savaşacaklarına barış yapmalarında sayılamayacak kadar faydalar mevcuttur." (Davam, Sh. 137) Filistin, Suriye, Irak, Lübnan gibi İslâm ülkelerinde yaşananların iç yüzünü anlayabilmek için, Erbakan Hoca'mızın "Davam" kitabındaki "İslâm Birliği Davamız" (Sh. 125-154) bölümü "mutlaka" okunmalıdır. O zaman "barış" ve "İslâm Birliği" için yapılması gereken fedakârlığın nasıl olması gerektiğini yakından görürüz. "İslâm Birliği" kuru bir söz değildir.

18 Ocak 2025 05:21

Şakir Tarım

Millî Medyaya Duyulan İhtiyaç

"Medyaya sahip olan, dünyaya hâkim olur" sözü gerçekliliğini koruyor. 53 yıllık yayın hayatında yakinen gördük ki, Türkiye'de millî medyayı Millî Gazete temsil ediyor. Bu sebeple Millî Gazete'nin tanınıp okunur hale gelmesi gerekiyor. Büyük bir davası olan Millî Görüşçülerin dünya gidişatını iyi okuyup çağın şartlarına uygun bir mücadele yöntemi geliştirmeleri gerekiyor. Önce askeri ve halkı için "ilim öğrenme ve eğitim seferberliği" başlattı. Millî Görüşçüler önce Millî Görüş'ün medyadaki temsilcisi olan Millî Gazete'nin kıymetini bilmelidirler. Bunun en ucuz ve etkili yolu Millî Gazete ile olur. Genel Yayın Yönetmenimiz Mustafa Kurdaş, bir konuşmasında, gazetemizi şöyle tanıtmıştı: "Millî Gazete savrulmadı; güce boyun eğmedi. Doğru habercilik yaptı. Bürokratlarca da takip edilen doğru haber tiryakilerinin adresi oldu." GAZETEMİZDE çizgileri (karikatür) yayınlanan Osman Sak'ın, bütün Bizans zihniyetlilerin olaylara "aynı gözlükle baktıklarını" anlatan bir çizgisini görmüştüm. (24.12.2024) Siyonistlerin, Haçlıların emelleri var. Bu hedeflerine ulaşmak için -özellikle yöneticileri olarak- "birlikte" hareket ediyorlar. "Birlikte" hareket edebilmeyi hedeflemeliyiz. Mustafa Kurdaş, "53. yıl"ımızı değerlendirme yazısında, Erbakan Hoca'dan aldığımız ilhamla gazetemizin "Allah rızası" gözetilerek çıkarıldığını anlattıktan sonra, "Niçin çürür insanlık?" sorusunu şöyle cevaplamıştı: "Bugün dünyanın ve insanlığın en büyük krizi medyanın küresel emir-komuta esareti altına alınmasıdır. İktidarların rızasının güdümüne giren medya ise vicdanları karartır, zulmü besler ve böylece süregelen sömürgeci, emperyalist düzeni ayakta tutar." (12 Ocak 2025) Hak davanın yanık sevdalıları! "Bâtıl"la çetin mücadelemizin olduğunu unutmayın! "Hak geldi; bâtıl zâil oldu" hakikatini ancak o zaman hayata yansıtabiliriz.

14 Ocak 2025 05:27

Şakir Tarım

Medyanın Yüz Akı: Millî Gazete

HAK davanın, mazlumların, mağdurların sesi olan Millî Gazetemiz bugün 51. hizmet yılını tamamlıyor; yarın ise, "atılım yılı" olacağına inandığımız 52. hizmet yılına başlıyor. Çünkü, "İşlerin hayırlısı, az da olsa devamlı yapılanıdır." Millî Gazete, bu kararlılığını; maddi gücüne, şöhretine değil; samimiyetine ve istikametinin doğruluğuna borçludur. Millî Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, kuruluşunun 50. yılında Van'da düzenlenen "Ellinci Yıl Gecesi"nde yaptığı konuşmada, "Millî Gazete, yarım asırlık şerefli bir tarihe sahiptir" diyerek, doğru istikametinin bundaki rolünü şöyle anlattı: "Ok, düz olduğu için düz gider. Zamana, şartlara, konjonktüre, menfaate göre değil; "Hak geldi, bâtıl zâil oldu" çizgisinde yayıncılık yaptık. Millî Gazete'nin yarım asırlık tarihi, Türkiye'nin ahlâklı gazetecilik tarihidir. Paraya, güce, şöhrete değil; istikametimize inanıp güvendik." (Millî Gazete, 28 Haziran 2022) Millî Gazetemiz, olayları en doğru şekilde yayınlamaya çalıştığı için, medya dünyamızın yüz akıdır. YAZIMIZIN başında, 52. hizmet yılında Millî Gazete'nin "atılıma geçeceği" beklentimizi belirttik. Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, genel başkan vekili iken Millî Gazete tesislerini ziyaret etmiş, "Millî Gazete, davamızın gazetesi ve sesi; yarım asırlık çınarımızdır" diyerek şu vaatlerde bulunmuştu: "Daha güçlü bir Millî Gazete için bir seferberlik başlatacağız ve gazetemizi hak ettiği daha ileri noktalara taşıyacağız." (Millî Gazete, 01 Eylül 2024) Millî Gazete İmtiyaz Sahibi ve Genel Müdürü Ömer Yüksel Özek; 4 Ocak 2025'te yapılan Saadet Partisi İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. "Millî Gazetemiz yeni dönemde, teşkilâtlarımızın da desteğiyle gücüne güç katacak" diyerek şunları anlattı: "Davamızın gür sesi Millî Gazete, maddi ve manevi zorlukları aşarak bugünlere geldi. Devamlı ayakta kalabilmemiz için büyük fedakârlıklarda bulunduk. Ekonomik kriz en çok yazılı basını etkiledi. Teşkilâtlarımızla daha fazla gayret göstereceğiz." Millî Gazete Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Adnan Öksüz de, 2025 yılının ilk gününde, yeni yıldan bazı beklentilerini açıkladı: "Millî Gazete'nin 100 bin tiraja ulaşması, Millî Görüş Üniversitesi'nin kurulması, Millî Görüş radyosunun yayına başlaması…" Güzel teklif ve hedefler içimizi ferahlattı. Hocamız, "Millî Gazete'yi 377 bin tirajına ulaştırmak, Meclis'te 377 milletvekiliyle temsil edilmekten daha önemlidir" diyordu. Konusunu tamamladıktan sonra, "üç çivi" diyerek, dersini üç maddede özetlerdi. Bu "üç çivi"den biri çoğunlukla "Millî Gazete çivisi" olurdu. İstikametini bozmadan "Nice 50 yıllara!.."

11 Ocak 2025 05:12

Şakir Tarım

Tbmm, Devre Dışı Bırakılır Mı?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 2 aydır seslendirdiği süreci hep birlikte izliyoruz. Terörist başı Öcalan'ı TBMM'deki DEM Grubu'nda konuşturup örgütüne silâh bıraktırarak terör sorununun çözülebileceğini savunuyor. Öcalan'ın tecridinin kaldırılması ve "Umut Hakkı"ndan faydalanarak devreye girmesiyle beraberliğin sağlanacağını düşünüyor. Sayın Bahçeli, teklifini niçin TBMM'ye getirmiyor ki! Söylenenler, bir "Bahçeli projesi" olarak ortada duruyor. Bu ortam, bazı siyasi partilerin "bir devletmiş" gibi hareket etme görüntüsünü kaldıramaz. Terör, 41 senedir Türkiye'yi meşgul etmeye devam ediyor. Terör konusundaki hassasiyeti ile bilinen Saadet Partisi, bu konuda "çözüm odaklı" açıklamalar yaptı. Halkın 1984'ten beri terörden çekmediği kalmadı. Terör yalnız Doğu ve Güneydoğu'yu değil; bütün Türkiye'yi etkiledi. Terör konusunda içi yanan çok insan var. Sınır ötesi operasyonlara katılan ve bazı arkadaşlarını teröre kurban veren emekli Albay Orkun Özeller, Bahçeli'ye şöyle seslenmişti: Sayın Özeller'in "icazet aldın" sözü bazı şeyleri de hatırlattı. Çözümü TBMM'de arayın!

06 Ocak 2025 17:25

Şakir Tarım

Suriye Sorunu Nasıl Çözülür?

TBMM Genel Kurulu'nda, 18 Aralık 2024 günü, Saadet Partisi Dış İlişkiler'den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, Suriye'deki manzarayı tasvir eden şu uyarıcı cümleleri kurdu: "Özgür Suriye Ordusu dediğimiz yapının içinde 27 grup var. HTŞ dediğimiz yapının içinde de 6-7 belirleyici grup var. Allah korusun, yakında burada farklı operasyonlar, suikastlar olabilir. Bir anda farklı bir güne uyanabiliriz. Ateş sınırlarımızı tamamen sarabilir! Sorumluluk sahibi olanlara fotoğrafın tamamını gösterin! Ancak doğru bilgilendirmeyle ayaklarımız yere basabilir." Sayın Kaya, "Türkiye'nin Suriye'de çok aktif görev alması gerektiğini" de hatırlattı. Önce, yalnız ÖSO içinde "17 grup" olduğu üzerinde duralım: Sayın Kaya'nın bu konuşmayı yaptığı günlerde, Şeb-i Arus münasebetiyle Mevlâna Hazretleri'ne kafa yoruyordum. 25.700 beyitten oluşan "Mesnevi"sinin ilk beytinde, "ney"in inleyişinin sebebi olarak "ayrılıklardan şikâyet" olduğu anlatılıyordu. Niçin farklılıkları bir zenginlik olarak göremiyor; niçin hepsinin "ortak olduğu" noktalarda "birlikte" hareket edemiyorlardı. Esad'ın, ülkesini terk etmesinden sonra çok sık olarak, Türkiye ve pek çok ülkeden, "Suriye'nin toprak bütünlüğü korunmalıdır"; "Suriye, Suriyelilerindir" gibi sözler duyduk. ABD'nin yeni başkanı Trump da, "Ne halleri varsa görsünler; kendi problemlerini kendileri çözsünler" türünden sözler etti. Benim beldemde bir söz vardır: "Elin öldürüverdiği yılan, gün gelir, seni sokar." ABD ve Batı, İslâm âlemine olan düşmanlığını ilân etti. Margaret Thatcher, 1990'daki NATO toplantısında, "Düşmanı olmayan ideoloji yaşayamaz; bundan sonra yeni düşmanımız İslâm olacaktır" demişti. İkiz Kuleler vurulduğunda George W. Bush, "Bu bir Haçlı seferidir; tanrı beni bunun için görevlendirdi" diyerek İslâm dünyasına meydan okudu. Çünkü 911 km olarak en uzun sınır komşumuzdur. Başta Suriye olmak üzere, Türkiye ve İslâm dünyası "istisnasız" bütün manevi dinamiklerini Suriye'nin özgürlük ve bağımsızlığı için seferber etmelidir.

04 Ocak 2025 05:29

Şakir Tarım

Mekke, Fetih Ve Secdedeki İzzet

Allah Rasülü'nün (s.a.v.) öncülüğünde 1.400 kişi Mekke'ye doğru yola çıktılar. "Barış yapalım" dediler. Rabbimiz "V'es-sulhü hayrun"/Barışta hayır vardır" (Nisâ, 128) buyuruyordu. Barış şartlarının görüşülmesine geçildi. Barış 10 seneliğine yapılacaktı. Müşrikler, Müslümanların bu sene değil de, gelecek sene Mekke ve Kâbe'yi ziyaret etmeleri şartında ısrarcıydılar. SAHABE, "O sene Mekke'yi ziyaret edemeyecek olmalarını kabullenemedi. Allah Rasülü'nün (s.a.v.) "barış" yapmak istemesine razı olmadılar. Barış görüşmeleri sürerken müşriklerin eline düşüp dövülen Ebu Cendel'in (r.a.) Allah Rasülü'nden (s.a.v.) yardım için gelmesi Hz. Ömer'i (r.a.) Peygamberimiz'e (s.a.v.) karşı feveran ettirdi: "Sen Allah'ın Rasülü değil misin? Bu antlaşmayı nasıl kabul ederiz?" Allah Rasülü (s.a.v.) "barış" sonrası yapacağı icraatı sahabesine anlatamıyordu. Müşrikler 1 sene de olsa İslâm davetini durdurmanın peşindeydi. Ümmü Seleme Validemiz de, "Ya Rasülallah! Sen ihramdan çık. Kurbanını kes! Sonra deveni Medine yönüne sür! Umarım, onlar seni takip edeceklerdir." Allah Rasülü (s.a.v.), böyle yaptı. İki sene sonraki Mekke'nin Fethi müjdelendi. Allah Rasülü (s.a.v.) tevazu içinde Mekke'ye girerken, "Hak geldi, bâtıl yıkıldı" (İsrâ, 81) ayetini okuyor, şöyle dua ediyordu: "Allah'tan başka ilâh yoktur. O, vaadini yerine getirdi. Kuluna yardım etti. Düşmanlarını hezimete uğrattı." Efendimiz (s.a.v.), Fetih'ten sonraki ilk icraat olarak, dünyadaki devlet başkanlarına, kabile reislerine İslâm'a davet mektupları gönderdi. Müslüman oluşunun vesilesini, "İzz'us Sâcide/Secdedeki İzzet" adlı eserinde anlattı. Davenport'un sözlerini Erbakan Hocamızdan dinleyelim: "İslâm'ı ve Muhammed Aleyhisselâm'ı inceledim. Çocukluğundan başladım. Gerçekten tertemiz bir çocukluğu var. Gençlik döneminde herkesin örnek gösterdiği, 'El-Emin' dediği güvenilir bir insan! Vahiy dönemine ve diğer olaylara baktım; bunlar üstün bir insanın özellikleri, dedim. Ancak bu son peygamberdir, diyemedim. Ne zaman ki, Mekke'nin fethini incelemeye başladım, o zaman işin rengi değişti." (Davam, Sh. 48) Davenport, büyük fetih sonrası, kendilerini şehirlerinden çıkarıp en büyük zulümleri yapan insanlar, karşısında tir tir titrerken; Efendimiz'in (s.a.v.) intikam peşinde olmaması karşısında bunu ancak peygamberlerin yapabileceğini anladı.

31 Aralık 2024 05:22

Şakir Tarım

2024 Yılımız Böyle Geçti

Suriye halkının, ülkenin "toprak bütünlüğü" için, sömürgecileri ülkeye sokmamasını; farklı grupların da birbirleriyle konuşup uzlaşarak anlaşmasını istiyoruz. 2024'te çete, mafya gibi yapılar çok konuşuldu. Devletin "tek kişi"ye emanet edildiği eleştirileri sürdü. Saadet Partisi Grup Başkan Vekili, İstanbul Milletvekili Bülent Kaya TBMM Genel Kurulu'nda, "Yasama, yürütme ve yargının Cumhurbaşkanı olduğunu" belirterek çarpıklığı açıkladı: "Eskiden her bakanlıkta müsteşarlar vardı. Devlet adına milletin hafızasıydı. Şimdi bütün üst düzey yöneticiler cumhurbaşkanıyla geliyor; cumhurbaşkanıyla gidiyorlar. O zaman devletteki devamlılığı nasıl sağlayacağız?" (18.12.2024) 2024'TE ekonomik kriz artarak sürdü. Bunun gerekçesini "Efsanevî Erbakan Hükûmeti'nin ekonomisti Prof. Dr. Osman Altuğ, "Ekonomi değil, zarar yönetimi var" diyerek şöyle açıkladı: "Ürettiğinden fazla tüketiyorsan enflasyon yükselir. Türkiye'de kayıt dışı ekonomi var." (Millî Gazete, 9.6.2024) 2024'te HAMAS liderleri İsmail Haniye ve Yahya Sinvar; Filistin'in kararlı destekçisi, Lübnan Hizbullahı'nın lideri Hasan Nasrallah; HAMAS komutanlarından Salih el-Arûri şehadete kavuştular. 2024 hükûmetçe "Emekliler Yılı" ilân edilmişti. Araştırmalar, Avrupa ülkeleri arasında emeklileri en düşük aylıklı ikinci ülke olduğumuzu gösterdi. 2024'ü "Emeklilerin sürünme yılı" olarak değerlendirenler oldu. 2024'ün en ümit verici olayı, Saadet Partisi'nin görkemli ve dikkatleri üzerinde toplayan bir genel kongre yapmasıydı. Saadet Partisi, ümit ışığı oldu. Siyasiler ve STK'lar, yeni genel başkan Mahmut Arıkan'a tebrik yarışına girdi. Diyanet, bütün camilerde, "Maddi ve Manevi Tükeniş: Kumar" başlıklı bir hutbe okuttu. Bu hutbede, ilk olarak, 2024'te ölen merhume Alev Alatlı'dan duyduğum, "Her yasal hak helâl değildir" sözünü naklederek, yasalarla izin verilen haramlara vurgu yapıldı. Hutbede kumar; "Birisinin kazanıp diğerinin kaybetmesi esasına dayalı 'haksız bir kazanç" olarak tanımlanıyor, yasaklanmasının gerekçesi de bu "haksızlığa" dayandırılıyordu. DİYANET'İN hutbesinde; "Gerçek hayatta ya da dijital mecralarda oynansın, yasal olsun, olmasın, kumarın her çeşidi haramdır " denilerek günümüzdeki kumar alanları sayıldı: Masa başında veya sanal ortamda oynanan, kazananın kaybedenlerden haksız kazanç elde ettiği oyunlar; at yarışlarında oynanan ganyan; hayvanların dövüştürülmesi gibi vahşete dayanan her türlü oyun; bütün şans oyunları; yılbaşı ve özel günler vesilesiyle çekilen piyango, bahis oyunları, toto, loto, iddia… Hutbede, İslâm'ın emrinin el emeği, helâl kazanç olduğu vurgulandı. Kumar oynamayı özendiren reklamlar ve basit internet oyunlarına karşı cemaat uyarıldı. Haram yollardan elde edilen parayla hayır hasenat yapılıp sevap beklenemeyeceği belirtildi. Diyanet'in bu hutbesi önceki yıllardakinden bir farklılık ortaya koyuyordu. Teşekkür ediyorum. Elbette insan için mükemmelin sınırı yoktu. Yazarımız Mehmet Biten, "Ah bu sen" başlıklı yazısında "toplumsal çürüme"den yakındı. "Gerçek müsebbiplerin toplumdan gizlendiği" ni söyleyerek konuyu Diyanet'in hutbesine getirdi: "Kumar konusunda ortaya konulan hutbede hiçbir özne yok. Burada dini argümanlar toplumun önüne konurken yasa ile, yaptırım ile önüne geçilmesi için hiçbir çaba ortaya konmuyor." (Millî Gazete, 1.12.2024) 2025'in iyiliklerle dolu geçmesi dileğimiz!

28 Aralık 2024 05:19

Şakir Tarım

Allah'tan Başka Galip Yoktur

İnsanlık bu yöntemle varlığını sürdüremez. "Eceli gelen… durumuna düştüler. Karanlığın en koyu olduğu zaman, şafağın çok yakın olduğunun işaretidir. Aksa Tufanı harekâtını başlatanlar, karanlık ruhlulara karşı onurlu bir mücadele veriyorlar. Zulüm ebedi olmayacak, mazlumlar selâmete çıkacaklardır. İslâm dünyası öylesine bir işgali yaşıyor ki, daha biri bitmeden diğeri başlıyor. Filistin işgalinden kurtuluşu ararken; şimdi de Suriye işgali başladı. Zulmün aktörleri hep aynı zihniyetin insanları!.. İşgalci, yaptığını yeterli görmüyor; otorite boşluğundan faydalanarak işgalini genişletmeye çalışıyor. Yenilip dünyadan tepki aldıkça zulmünün şiddetini daha da artırıyor. ZULMÜ, engizisyonları, çıkarcılığı, barbarlığı ile anılan Batı medeniyeti bu kötü imajından sonra, 1948'de "İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni açıkladı. Evrensel bildirge büyük oranda Allah Rasülü'nün (s.a.v.) "Veda Hutbesi"nden kopya edilmişti. 15 aydır süren Aksa Tufanı harekâtı gösterdi ki; Batı, yine bildiğimiz Batı'ydı. ABD, Afrika'yı sömürmek için Büyük Ortadoğu Projesi'ni (BOP) oluşturmuş; İsrail ise sapkın inançları gereği Arz-ı Mev'ud'a ulaşmak; Nil'den Fırat'a kadar uzanan topraklarda Büyük İsrail devletini kurmak istiyordu. Erbakan Hoca, Siyonist zulme karşı, "İsrail ancak güçten anlar" derdi. Rabbimiz, zalimlere karşı tutumumuz konusunda şöyle buyurur: "Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın." (Tevbe, 14) Zulüm, ebedi olmaz. Filistin mücadelesi de, bir gün "mutlaka" zaferle sonuçlanır. HAMAS'ın son şehit lideri Yahya Sinvar, şehadetinden kısa bir süre önce, "Bu savaş sona erdiğinde Filistinliler Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya dayanmış olacaklardır" demişti. Erbakan Hoca, konu açıldıkça, "İsrail'in İslâm topraklarında yeri olamaz" derdi. Millî Gazete yazarlarımızdan Reşat Nuri Erol da, "Son yaklaştı. İsrail ve yandaşlarının sonu geldi" başlıklı yazılarıyla, gerekçesini de açıklayıp "emperyal güçlerin zulmünün biteceğini" müjdeledi. İslâm toplumları iletişimlerini güçlendirmeli; birbirlerine karşı âdil davranıp güvenlerini pekiştirerek "sağlam bir yapı" (Saff, 4) oluşturmalıdırlar.

24 Aralık 2024 05:05

Şakir Tarım

Sonuna Kadar Yolu Açık Bir Dava

SAADET Partisi, 4 hafta önce, hiçbir partiye nasip olmayan bir coşku, heyecan ve olgunluk içinde genel kongresini yaptı. Erbakan Hocamızın, "Bizim davamızda herkes kardeşi için yaşar" sözünün gereği olarak, 3 ayrı aday da rakiplerini kendi listesine alma centilmenliği gösterdi. Kadrolar ve misafirler "tek vücut" oldular. Saadet kadroları, kongrede birer "şuur abidesi" gibiydiler. Mahmut Arıkan Başkanımın o isimleri de "mutlaka" değerlendirmesini öneriyorum. Erbakan Hocamızın bize öğrettiği yöntem; genel kongre, il ve ilçe kongrelerinde hep "istişare edilmiş tek aday, tek liste" halinde seçimlere gidilmesidir. KONGREMİZİN "şahlanış ve iktidar" kongresi olduğunu ilân ettik. Saadet Partisi'nin Türkiye'nin teminatı, sigortası ve pusulası olduğunu" dile getirdik. Tam bağımsız "Yaşanabilir bir Türkiye"nin; şahsiyetli dış politikanın ancak Saadet'le sağlanabileceğini deklare ettik. Saadet Partisi, diğer partilerden biri değildi. Yepyeni bir sistem ve âdil bir düzen vaat ediyordu. Bilge Başkan, sağlık sorunları, yaşı sebebiyle genel başkanlığı bırakacağını açıklarken; "Türkiye'nin il il her yerini dolaşmak istediğini, ancak bünye ve sağlığının buna izin vermediğini belirtip; yeni genel başkanla Türkiye'yi hallaç pamuğu gibi tarayacaklarını anlatmıştı. Genel Başkan Arıkan, kongre hazırlıkları sürecinde, "Hiçbir büyüğümüz, arkadaşımız, kardeşimiz dışarıda kalmayacaktır" demişti. Genel Başkan Arıkan, "Yarın seçim olacakmış gibi çalışacaklarını anlattı. Kadrolarına, "Sahada olun" çağrısı yaptı. Bundan böyle, "Az toplantı, çok saha çalışması" ilkesiyle hareket edileceğini söyledi. Ülkeyi ilgilendiren her konuda aktif pozisyon alacaklarını belirtti. "Omuz omuza vereceğiz; dokunmadığımız, ulaşamadığımız kimse kalmayacak" dedi. Şunu da ekleyelim: Millî Gazete'nin bulunmadığı her tanıtma ve halkla ilişkiler çalışması "eksik" kalır. Kader birliği yapıp ağız tadıyla çalışmak başarıyı getirir. Teşkilâtın kadroları tamamlanır. Bizi her insana ulaştırır. Erbakan Hoca, bir Konya il başkanının, "31 ilçeden, 30'uyla toplantıdayız" dediğinde, "31. ilçe niçin yok?" diye sormuştu. Çalışmalar, bu disiplin anlayışı ile devam etmelidir. Diğer partiler konjonktür, para, devlet desteği gibi etkenlerden güç alabilir. Saadet Partisi, bir kadro hareketidir. Fikir partisidir. Âdil bir düzen kurmayı amaçlamaktadır. Bu yüzden Saadet Partisi'nin gücü, teşkilâtının gücüdür. Kadrolarının disiplin ve fedakârlığıdır. Türkiye'nin sorunlarının çözümü, dünyada huzur ve barışın tesisi Saadet Partisi'nin "adanmış kadroları" ile sağlanacaktır.

21 Aralık 2024 05:14

Şakir Tarım

Suriye Nereye Gidiyor?

Her şey çok hızlı bir şekilde gelişti.

17 Aralık 2024 05:14

Şakir Tarım

Mücahitler At Sırtında Ölür

12 Aralık 2023… Aksa Tufanı harekâtının 66. günü… İşgalci İsrail, Gazze'de, dünyada benzeri görülmeyen bir katliam ve soykırım yapıyor. Hasan Bitmez, AKP Genel Başkanı'nın 5 Şubat 2004'te, ABD'de, Harvard Kennedy Scholl'de yaptığı şu konuşmasını hatırlattı: "İsrail devletinin yaşama hakkını kimsenin tehdit etmesine Türkiye razı olmayacaktır. Türkiye, ABD'nin Irak'ta başarılı olmasını samimiyetle arzu etmektedir." Sayın Bitmez'in konuşması, iktidarın ABD ve İsrail'e teslimiyetini bütün açıklığıyla ortaya koyuyordu. Konuşması tüm dünya; özellikle ABD ve İsrail için tam bir manifestoydu. Bitmez'in en çarpıcı sözü, TBMM kürsüsünden milletvekillerine ve tüm Türkiye'ye pankart şeklinde gösterdiği "Katil İsrail, işbirlikçi AKP" oldu. HASAN Bitmez, masum insanlara katliam ve soykırım uygulayan terörist İsrail'e, yüzlerce gemiyle malzeme gönderilmesine gönlü razı olmadı. Konuşmasında Hükûmet'e haykırdı: "Kalkan yüzlerce gemi gitmeye devam ediyor arkadaşlar! Bir taneniz çıkıp da, "gemiler gitmiyor" diyemiyorsunuz. Gemiler gidiyor ve bu, sizin yüz karanız!" Hasan kardeşim! "Hayat iman ve cihattır" esasını benimsedin. ABD ve İsrail'le iş tutanlara, "Allah'ın gazabından kurtulamayacaksınız!" diye uyardın! Dünya Müslümanlarının tamamına gönlünü "sonuna kadar" açtın! Bir ömür "İslâm Birliği'nin kurulması için çalıştın!

10 Aralık 2024 05:11

İletişim Formu

captcha

Kişisel verilerinizi işlemekte ve kanunlarda öngörülen teknik ve idari tedbirleri alarak bu verilerinizin korunması için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz. İşlenen kişisel verilerinize ilişkin bilgilere aydınlatma metnini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.

Değerlendirme için doğrulama kodunu girin.

captcha